
Gençliği ve Tahta Çıkışı
Yıldırım Bayezid, Orhan Gazi’nin oğludur ve 1360’larda doğmuştur. Şehzadelik dönemini Kütahya’da geçirmiştir. Babası ile birlikte Kosova savaşına katılmış, onun şehit düşmesi sonucu 1389 yılında idareyi eline almıştır. I. Kosova Muharebesinde babası I.Murad’ın şehit edilmesi üzerine Sırp prensi Lazar Hrebeljanović’ın eşi Milica ve küçük oğlu Stefan Lazarevic’i kendisine biat ettirmiştir. Bazı kaynaklara ve tarihçilere göre Bu biat töreni biter bitmez kaçan düşman askerlerinin peşinde olan kardeşi Yakup Çelebi çağırtarak çadırda boğdurmuştur. Böylece Bayezid, tahtın tek varisi konumuna ulaşmıştır.
Ailesi
Babası Murad Hüdavendigâr, annesi Gülçiçek Hatun’dur. Çocukluğunu Bursa Sarayı’nda kardeşleriyle birlikte geçirdi. Sırbistan’ın başında, Kosova Savaşında ölen Kral Lazar’ın oğlu Stefan Lazareviç vardı. Barış antlaşması için geldiği Edirne’de kız kardeşi Maria’yı Bayezid’e verdi. Bu evlenme sayesinde Osmanlı-Sırp dostluğu kuruldu. Erkek çocukları: Musa Çelebi, Süleyman Çelebi, Mustafa Çelebi, İsa Çelebi, Mehmed Çelebi, Ertuğrul Çelebi, Kasım Çelebi Kız çocukları: Fatma Sultan
Fetihler ve Toprakların Genişlemesi
- Rumeli Seferleri : Kosova Savaşı’nda öldürülen Sırp Kralı Lazar’ın ardılı olan İstvan Lazaroviç’le yeni bir anlaşma yapılarak Sırplar için yıllık vergi ödenmesi tayin edildi ve yeni kralın kız kardeşi Mara Despina’nın I. Bayezid ile evlenmesi için anlaşma yapıldı. Yeni bir Hristiyan ittifakını önlemek amacıyla Vidin, Eflak ve Bosna yörelerine Paşa Yiğit, Hoca Firuz ve diğer akıncı beyleri komutasında akıncı birlikleri sevk edildi. Yoğun bir Türkmen grubunun Üsküp ve civarına yerleştirilmesi sağlandı.
- Arkus Ovası Muharebesi : 1391 Eflak Voyvodası Mirce, Tuna Nehri’ni geçip Karinabad’a kadar ilerledi. Bunun üzerine I. Bayezid hızla Rumeli’ye Mirce üzerine yöneldi. Arkus Ovası’nda Mirce komutasındaki Eflak ordusuna karşı çıktı. Savaşı Osmanlı ordusu kazanıp Eflak Voyvodası Mirce esir alındı. Mirce ile yapılan anlaşmaya göre Mirce çok yüksek bir kurtuluş akçesi ödemek zorunda kalıp ülkesine dönebildi. Eflak Voyvodalığı da Osmanlı Devleti’ne bağımlı bir vasal devlet statüsüne girdi.
- Bulgarların Başkenti Tırnova’nın Fethi , Niğbolu Kalesinin Fethedilmesi ve Bulgar Kralı Şişman’ın Esir Alınması : Macarların saldırıları üzerine Rumeli’ye döndü. Bulgarların başkenti olan Tırnova’yı ele geçirdi. Macar-Bulgar karışık orduları işgaline uğrayan Tuna boyu kaleleri olan Silistre, Niğbolu ve Vidin’i tekrar Osmanlı egemenliğine aldı. Niğbolu kalesine kapanmış Bulgar Kralı Şişman ve oğlu Aleksander kısa bir kuşatma sonunda bu kalede I. Bayezid eline esir düştüler.
- Yunanistandaki Başarılı Seferleri Sonrası Anadoludaki Sorunlara Yönelmesi : 1394’te Selanik ve Yenişehir’i (Mora Yarımadası) alan Osmanlı orduları, Teselya ve Arnavutluk’a kadar ilerlediler. 1395’te Bizans İmparatoru ve prenslerinin Serez’de görüşmeleri başarısız kalınca I. Bayezid komutasında Osmanlı ordusu güneye Yunanistan üzerine hücuma geçip Tırhala, Domacia, Patras ve Farsala şehirlerini eline geçirdi. Sonra tarihî Termopylae Geçidi’nden geçerek Atika Yarımadası bölgesine girdi. Yunanistan’daki başarısından sonra I. Bayezid yine o yaz sonu Anadolu’ya Kastamonu’ya yöneldi. 23 Eylül 1396 tarihinde Rumeli’de ilerlemekte olan Haçlı Ordusu’nu Niğbolu Muharebesi ile mağlubiyete uğrattı. Haçlı Ordusu tamamen dağıldı.
- Anadolu Sorunları ve Seferleri : Anadolu da ki Türk Beyliklerinden Germiyanlı, Aydınlı, Saruhanlı, Menteşeli, Hamitli beylikleri ve hatta Sivas Hükümdarı Kadı Burhaneddin eyleme geçmişlerdi. Amaçları giderek büyüyen Osmanlı devletinin gücünü kırmak ve kaybettikleri topraklar varsa bunları geri almaktı. I. Bayezid yanına vasal devletlerden destek olarak Sırp Kralı İstvan Lazaroviç ile Bizans İmparatorunun oğlu ve veliahtı Manuil’i alarak Aydınoğulları, Saruhanoğulları, Germiyanoğulları, Menteşeoğulları ve Hamitoğulları beyliklerini ortadan kaldırdı. Antalya’ya kadar indi. Bizans’ın elinde bulunan Anadolu içinde dört tarafı Osmanlı arazisi ile çevrili bir enklav şeklindeki Filedelfiya (şimdiki Alaşehir) kalesini vasalı olan Manuil’e zaptettirdi. Karamanoğlu Alâeddin Bey, Candaroğulları Beyi Süleyman ve Sivas Hükümdarı Kadı Burhaneddin arasındaki ittifakı yıkmak için Konya’yı kuşattı. Yıldırım’ın eniştesi olan Karamanoğlu Alâeddin Bey barış imzalayarak Çarşamba Suyu’na kadar topraklarını Osmanlılara bırakmak zorunda kaldı.
- Kırkdilim Muharebesi : I. Bayezid 1392 de Kastamonu üzerine yürüyerek, Candaroğlu topraklarını ele geçirdi. Kadı Burhaneddin üzerine gönderilen öncü Osmanlı birlikleri önce Osmancık Kalesi’ni aldılar. Fakat Kadı Burhaneddin ordularına karşı yapılan Kırkdilim Muharebesi’nde yenilip bu ordunun komutanı olan, I. Bayezid’in büyük oğlu Şehzade Ertuğrul Çelebi bu savaşta şehit düştü. Kadı Burhaneddin’in Moğol asıllı akıncıları Anadolu Osmanlı topraklarına yayıldı. I. Bayezid ise Macar ordularının Rumeli’de yaptıkları hücumları önlemek amacıyla Rumeli’ye dönmek zorunda kaldı.
- Anadoludaki Savaş Ortamı : 1393 de Anadolu büyük bir savaş ortamı hâlini alıp I. Bayezid müttefikleri ile Kadı Burhaneddin müttefikleri arasında yer yer patlak veren savaşlara sahne oldu. Anadolu’da sefere çıkan I. Bayezid bu defa Amasya ve yöresine yöneldi. I. Bayezid’in yerel müttefiki Niksar merkezli Canik bölgesi yerleşikli Taceddinoğullarıydı. Bunun sefer sonucunda Amasya, Merzifon, Turhal ve Tokat kaleleri Osmanlılar eline geçmiştir.
- İstanbul Kuşatması : II. Manuil, Yıldırım’ın şehirde bir Türk mahallesi kurulması, bir cami yapılması ve yıllık verginin artırılması isteklerini kabul etmeyince Yıldırım (aralıklı olarak 1391 ile 1400 dönemlerinde) İstanbul’u karadan kuşatıp kara ablukası uygulamaya başladı. 1391’de İstanbul, karadan ve denizden kuşatıldı. Bizans’a gözdağı vermek için yapılan ve 7 ay süren kuşatma sonunda Bizanslılardan bazı imtiyazlar elde edildi. 1395’te Yıldırım Bayezid, uzun süre abluka altında tuttuğu İstanbul’u ikinci kez kuşattı. Kış mevsiminin yaklaşması üzerine kuşatmaya son verildi. 1396’da Yıldırım Bayezid, İstanbul’u üçüncü kez kuşattı, ancak sonuç alamadı. 1400’de Bizans imparatorunun Avrupa ülkelerini yeni bir haçlı seferi için örgütlemeye çalışması üzerine Yıldırım Bayezid, İstanbul’u dördüncü kez kuşattı. Timur’un Anadolu’ya girmesi üzerine kuşatma kaldırıldı.
- Niğbolu Muharebesi : Yıldırım Bayezid’in 1395’te İstanbul’u ikinci defa kuşatmaktayken yeni bir Haçlı ordusu hakkında haberi oldu. Osmanlı istihbaratı iyi çalışmıştı. Esasen İstanbul Boğazı’ndan geçen ve Haçlı donanmasına iştirak edecek olan gemiler görülmekteydi. Ayrıca Bizans İmparatoru II. Manuil’in Macar kralına gönderdiği, Yıldırım’ın Haçlı ordusundan haberdar olduğuna dair mesaj da Osmanlıların eline geçmişti. Haçlı ordusu Buda’ya eriştiği zaman Yıldırım, İstanbul kuşatmasını çoktan bırakmış bulunuyordu. Gazi Evrenos Bey komutasındaki akıncılar hemen ilerlemişler ve Osmanlı ordusunun güzergâhı için keşif yapmaya başlamışlardı. Bayezid İstanbul’un ablukası için az sayıda birliği geri bıraktı ve bu yüzden Bizanslılar donanmalarını Tuna’ya gönderemediler. Yıldırım Bayezid, Rumeli eyaleti ordularının düşmana hücum etmemesini ve Osmanlı ordusunun Edirne ve Filibe arasında toplanması emrini vermişti. Tecrübeli Sadrazam Kara Timurtaş Paşa tarafından organize edilen Rumeli ve Anadolu eyalet orduları büyük bir hızla burada toplanmaya başladılar ve Meriç kıyısına hemen hasıl oldular. Vasal devletlerden de önemli katkı sağlayanlar oldu. Özellikle Sırplar Stefan Lazarević komutasında Filibe’ye geldi ve ana Osmanlı ordusu ile Sıpka Geçidi güneyinde birleşti. Ana Osmanlı ordusu ise toplanma mevkiinden Ağustos sonunda hızla yola çıkıp 20 Eylül’de Sıpka Geçidi’nden geçip 21-22 Eylül’de Tırnova’ya vardı. Burada ilk defa bir Haçlı keşif birliği ile karşılaştılar. Osmanlı keşif birlikleri ise Niğbolu’ya yetişip Haçlı ordularının kale önünde ordugâhta olduğunu gördü. 24 Eylül’de Yıldırım Bayezid ve ana Osmanlı ordusu Niğbolu’nun birkaç kilometre güneyine geldi ve Yıldırım’ın otağı burada bir tepe üzerine kuruldu. Yıldırım Bayezid, Edirne’den Tuna Nehri kıyısında bulunan Niğbolu Kalesi’ne 24 saat gibi kısa bir sürede ordusuyla beraber ulaştı. Adına yaraşır bir süratle gelen Sultan Yıldırım Bayezid, Divanı toplayarak durum değerlendirmesi yaptı. 25 Eylül 1396 günü kendinden aşırı emin Haçlı birlikleri Osmanlı süvarilerinin amansız akını karşısında bozguna uğramış âdeta bir baskın yemişlerdir. Savaşın başlarında tepeden tırnağa zırhlı seçkin Hospitalier Şövalyeleri Osmanlıların öncü birliklerine kayıplar verdirmiş, onları kovalamak için ilerledikçe Türk askerlerinin daha önceden yerlere sapladıkları kazıkların olduğu bölgeye gelmişler ve atlarla ilerlemenin mümkün olmadığını görünce atlarından inmişlerdir. Haçlı ordusunun, geçtiği yerde Müslümanları ve hatta Ortodoksları katlettiğini öğrenen Yıldırım Bayezid çok öfkelendi. Soylular bir kenara ayrıldıktan sonra yere bir kazık çakıldı ve boyu bu kazıktan uzun olan tüm diğer esirler idam edildi. Niğbolu Savaşı, Osmanlı’nın ilk zamanlarında esirlerin öldürüldüğü tek savaştır. Ancak çocuk yaştaki Haçlı askerlerinin canı bağışlandı ve onlar da Müslüman olarak yetiştirilmek üzere Türk ailelerine gönderildi.
- Timur ve Ankara Savaşı : I. Bayezid’in 1398’de Karaman ve 1399’da Dulkadirli topraklarına girmesinden sonra topraklarını kaybeden Anadolu beyleri bu sırada Hindistan seferinden dönen Timur’a sığınarak onu Osmanlı sultanına karşı kışkırttılar. Bu arada Timur’dan kaçan Karakoyunlu ve Celayirli beyleri de I. Bayezid’i Timur’a karşı tahrik ediyorlardı. Bu kışkırtmalar bir yana, Osmanlı için büyük bir tehdit oluşturan Timur ordusu Anadolu’ya ilerlemeye başlamıştı. Timur’un Osmanlılara ait Sivas’ı alması, Osmanlı ve Timur’un ordularının Ankara’da karşı karşıya gelmesi sonucunu doğurdu. I. Bayezid Çubuk Ovası’nda, Timur’un ordusunu konaklarken buldu, bunun üzerine tüm vezirleri, paşaları ve oğulları hemen saldırmayı önermesine rağmen, mertlik üzere Timur’a toparlanma fırsatı verdi ve konakladı. Daha önce Timur ile anlaşmış olan Menteşeoğulları, Germiyanoğulları, Saruhanoğulları beyleri ve kuvvetleri, ihanet ederek karşı tarafa geçtiler. I. Bayezid’in vezirleri de büyük oğlu Emir Süleyman’ı, Osmanlı Devleti’nin devamı için savaş alanından kaçırdılar. Bu olayı gören Mehmet Çelebi ve Mustafa Çelebi de savaş alanını taht mücadelesi için terk etti. Osmanlı ordusunda yer alan Kara Tatarlar da Timur saflarına geçti. Daha savaşmadan yaşanılan bu bozguna rağmen I. Beyazıt elinde kalan en sadık 10 bin kişilik askeriyle saldırdı. Timur-Tatar ordusuna müthiş zararlar verdirdi. Ordusundan kaçanları savaş alanına geri getirebilmek için, merkezinde bulunduğu kuvvetinin, yanındaki paşalarının “Çıkmayınız akşama kadar dayanırız, gece olunca da geri çekiliriz” uyarılarına rağmen çıktı ve Tatar askerlerine yakalandı, esir düştü (28 Temmuz 1402).
- Savaşçı Kimliği ve “Yıldırım” Unvanı: I. Bayezid, “Yıldırım” (Yıldırım, şimşek gibi hızlı saldıran) unvanını kazanmıştır. Bu unvan, hem onun hızlı fetihlerine hem de savaşlarda gösterdiği ani ve güçlü askeri harekâtlarına atıfta bulunur.
Ölümü
Yıldırım Bayezid, Timur’la yaptığı Ankara Savaşı’nda yenildi ve esir düştü. 13 yıl süren saltanatı sonunda esaretinin başlamasından 7 ay 12 gün sonra vefat etti. Ölümünden sonra, Osmanlı tahtına oğlu Çelebi Mehmet geçmiştir. I. Bayezid’in ölümünün ardından Osmanlı Devleti iç savaşlara sürüklenmiş olsa da, Çelebi Mehmet tahtı ele geçirerek Osmanlı’yı toparlamayı başarmıştır.